28 Ekim 2009 Çarşamba

Fashionable İstanbul Genç Tasarımcılar defilesi veee benim tasarımım!!!

Dünyadaki tüm moda haftalarının son ayağı olarak Dolmabahçe'de düzenlenen Fashionable İstanbul da 5 büyük modacının yanı sıra, son günün de yani Pazar günü saat 16:00 'da Genç Tasarımcılar adı altında 50 kişinin yer aldığı bir defile de yer aldı.

İlk 13 tasarım İSMEK öğrencilerine aitdi.

Son 37 kişi ise okulum LASALLE öğrencilerinin birbirinden harika işleriydi. ilk 13'e göre inanılmaz bir fark yarattığımız gün boyunca işittiğimi şeylerden sadece birisiydi. Bizim tasarımlarımızda fütüristik akım oldukça öndeydi. Yani konu Türkiye veya İstanbul diye Osmanlı veyahut Harem detaylarını kullanmayı tercih etmedik. Ve de defilenin hemen ardınan gelen yorumların ardından oldukça da iyi bir karar verdiğimize ve de LASALLE jürisinin son derece iyi ve kaliteli bir eleme yaptıklarına bir kez daha inandım.
Podyumun başlangıç duvarı tamamen bizim isimlerimiz ile kaplanmıştı.Ve orada isminizin yer aldığını görmek inanın tahmin edemeyeceğiz kadar büyük heyecan ve de gurur yaşatıyor.
Defilemizi izeyenler arasında birçok yerli modacı ve de marka sahiplerinin yanı sıra Ferragamo Ailesi de yer alıyordu.

Modellerin final yürüyüşünün hemen ardından bizler de podyuma çıktık ve de herkes ümid vaad eden bu genç tasarımcıları kısa da olsa görme imkanı yaşadı.
Ve işte en önce benim uykusuz gecelerimi mal olan ama sonuca değen tasarımım ve de sevgili modelim Daria:

Ve elbette ki bu güzel fotoğraf artık tabir-i caizse işin pişmiş kısmı. Daria benim kıyafetimi giyen model ve kendisi o gün geldiği için önceden onunla prova alamadığımdan aldığım ayakakbılar ayağına olmadı ve de o podyuma çıkmadan önce inanılmaz bir ayakkabı stresi yaşandı. Bir de bunun üzerine, giydirmem gereken siyah külotlu çorabı da kaybedince backstagede ' siyah ayakkabı ve siyah çorabı olan var mııııı?!! ' diye çığlık çığlığa bağırmaya başladım : )
Peki bu bir işe yaradı mı? Koca bir hayır! Kıyafetimin omuzlarını düzeltemeden ve de üzerine tam otutturamadan podyuma fırladı.
Fakat tüm bu aksiliklere ve de içime sinmeyen şeylere rağmen defile gününden bugüne kadar aldığım tüm tepkiler ve de yorumlar beni öylesine yüceltti ki ama sanırım artık bulutların üzerinden inme vakti geldi.
Öyle güzel bir heyecan, öylesine zor elde edilecek bir şansdı ki bu, mutluluğumu ifade edebileccek sözleri bulmak inanın çok zor.
Fashionable İstanbul organizasyonuna ve de biricik okulum LaSAlle'e teşekkürü bir borç biliriz.
Şimdi Milano'ya gidecek ve orada 6 ay ile 3 yıl arasında staj yapacak veya çalışacak 5 kişiden biri olma ümidi ile sabırla bekleyerek yoluma artık daha emin adımlarla devam ediyorum.
Yepyeni başarılarda beraber olmak dileğiyle : )

( tüm tasarım ve final yürüyüşü fotoğrafları çok ama çok yakında burada olacak sevgiler. )

26 Ekim 2009 Pazartesi

Luella İlkbahar/ Yaz 2010: Cici Kız Geri Döndü/ resetmagazine.net

Bilindiği üzere Londra Moda Haftası sona erdi ama asıl haberler şu andan itibaren başlıyor. Hatırlarsanız geçtiğimiz sayımızda sizlere gelecek sefere Luella’nın moda haftasında görücüye çıkan İlkbahar/Yaz koleksiyonunu tanıtacağımı söylemiştim. Londra Moda Haftasında bu denli çok beğenilen bir koleksiyonun haberini yapmamak elbette çok ayıp olurdu. Kendi şahsi ‘Luella takıntılılığım’ bu beğeni ile birleşince haber kaçınılmaz oldu elbette. Bu koleksiyonun neden bu kadar çok ses getirdiğini fotoğraflara göz attığınızda belki biraz anlayacaksınız ama Luella tarzını az çok biliyorsanız (en azından benim yazılarımı takip ettiyseniz artık biliyor olmanız kaçınılmaz ) her şey yerli yerine oturacaktır.

9 Ekim 2009 Cuma

Luella modası sonbahar kış 09-10

Sevgili Luella'mın sonbahar kış sezonu ile geri döneceğime dair söz vermiştim sadık okurlarıma. bende onlar kadar sadık oldum vede işte tuttum sözümü ^_^
Luella sonbahar kış 09-10 ile dergimizdeki yerni aldı bile
Luella seni öyle çok öyle çok seviyorum ki, ah ah...

http://www.resetmagazine.net/resetsayi43/moda/Luella-09-10.html

Londra Moda Haftası renk ve desen raporu -www.resetmagazin.com

Bu hafta küçük bir Londra moda Haftası renk ve esen raporu hazırladım sevgili Reset Magazin okurları için.
siz de okuyunuz ve de bilgileniniz
izlemede kalın plzz!
http://www.resetmagazine.net/resetsayi43/moda/Londra-Moda-Haftasi.html

belirtiler,eylemler ve sebepler

aşık olma belirtileri
o’nu hatırladıkça başı göğe ermişçesine ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz...
ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla o hüzünden bu neşeye konup kalkıyorsanız gün boyu nedensiz... ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin...
o’nunlayken pervaneleşen yelkovanlar, o’nsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine, bir akrep kadar hain..
sınıfta, büroda, yolda, yatakta içiniz içinize sığmıyor, o’ndan söz edilince yüzünüz, sizden habersiz, mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor, mahcup somurtuyor veya muzip sırıtıyorsa,ve o, her durduğunuz yerde duruyor, her baktığınız yerden size bakıyor, siz
keyiflendikçe gülüp, hüzünlendikçe ağlıyorsa...
dünyanın en güzel yeri o’nun yaşadığı yer, en güzel kokusu bedenindeki ter, en dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse...
hayat o’nunla güzel ve onsuz müptezelse...
elmalar pembe, kiremitler pembe, gökyüzü, yeryüzü, o’nun yüzü pembeyse,kışlar ilkbaharsa, yazlar ilkbahar, güzler ilkbahar...
her şiirde anlatılan o’ysa...
her filmin kahramanı o...
her roman o’ndan söz ediyor, her çiçek o’nu açıyorsa...
bir anlık ayrılık, bir ömür gibi geliyor ve gider gitmez özlem saç diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa,iştahınız kapanıyor, iştahınız açılıyor, iştahınız şaşırıyorsa...
iştahınız, hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa...
eliniz telefonda yaşıyor, işaret parmağınızla ha bire o’nu tuşluyor, dara düştüğünüzde kapıyı çalanın o olduğunu adınız gibi biliyorsanız...
mütemadi bir sarhoşluk halinde, her çalan telefona o diye atlıyor, vitrindeki her giysiyi o’na yakıştırıyor, konuşan birini dinlerken "keşke o anlatsa" diye iç geçiriyorsanız...
kokusu burnunuzdan, sureti gözünüzden, sesi kulağınızdan, teni aklınızdan silinmiyorsa bir türlü...
özlemi, sol memenizin altında tek nüsha bir yasak yayın gibi taşıyorsanız gün boyu...
hem kimseler duymasın, hem cümlealem bilsin istiyorsanız...o’nsuz geceler ıssız, sokaklar öksüzse...
ayrılık ölüme, vuslat sehere denkse...gamze gamze tebessüm de onun içinse, alev alev öfke de;bunca tavır, onca sabır ve nihayetsiz kahır hep o’nun yüzü suyu hürmetine...
uğruna ödenmeyecek bedel, gidilmeyecek yol, vazgeçilmeyecek konfor yoksa...
dışarıda yer yerinden oynuyor ve "içeri"de bu sizi zerrece ilgilendirmiyorsa,
nedensiz küsüyor, sebepsiz affediyorsanız ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız...
kaybetme korkusu, kavuşma sevincinden ağır basıyorsa ve aşk, gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim...
gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı, bütün acı sözleri unutturmaya yetiyorsa...
her gidişte ayaklarınız "geri dön" diye yalpalıyorsa ve siz kendinize rağmen dönüyorsanız, sınırsız, sabırsız, doyumsuz bir tutkuyla...
o halde
bugün sizin gününüz!.."çok yaşa"yın ve de "siz de görün"üz.

Can Dündar

6 Ekim 2009 Salı

pychokiller qu'est-ce que c'est???

çok değil 2,5 aya tazecik bir mezun olacağımın sinyalleri bangır bangır çalarken Parisian olma ümidlerim ise bu gerçekle beraber kat ve kat artmakta.
kendisini istemdışı bile olsa koluma kazıdım.
müslüm gürses sevenlerin bohemiyatı misali : )

4 Ekim 2009 Pazar

jeremy scott /adidas

Jeremy Scott Adidas için çalıştı. mükemmel uyum, kıskanılacak cinsten : )

Related Posts with Thumbnails